top of page

Alışveriş Bağımlılığı üzerine; Bridgerton tadında bir geçmiş hayat hikayesi

Alışveriş Bağımlılığı;

Danışanım, aslında hiç ihtiyacı yokken sürekli alışveriş yaptığını, gereksiz bir sürü kıyafet aldığını ve artık bunu çözümlemek istediğini söyleyerek bana ulaştı.

Alışveriş yapma hali ona çok keyif verse ve mutlu etse de bu konunun aslında çözülmesi gereken bir durum olduğunun farkındaydı. Çünkü parasını, zamanını ve enerjisini gereksiz yere ve fazlaca bu konuya harcıyordu. Sonrasında da kendini suçlu ve başarısız hissediyordu.


Bridgerton tadında bir geçmiş hayat;

Hatırladığı geçmiş hayatında asil bir ailenin genç kızıydı. Evlenme çağına geldiğinde bir baloda takdim ediliyordu.

Asil bir genç onu dansa kaldırdığında çok heyecanlıydı ancak ona duyguların gösterilmemesi gerektiği öğretilmişti. Asil genç dans sonrasında onunla konuşmak istemişti. Ancak o,

çok heyecanlansa ve konuşmak istese de duygularını gizleyip balodan uzaklaşmıştı. Ama sonrasında pişman olup kendine kızıyordu.

 

1-2 sene sonra ailesi onu bir lord ile evlendirmek istemişti. Kalbi sıkışıyor, isyan ediyordu. Çünkü balodaki gence aşıktı. Fakat ünvanı daha düşük olduğu için ailesi o gençle değil daha yüksek ünvanlı olan lordla evlenmesini istiyordu.

 

Genç de ona aşıktı ve birlikte kaçmayı teklif etmişti. Asil genç aşkı uğruna ünvanından, ailesinden, her şeyinden vazgeçmeye hazırdı. Kaçmaları için her şeyi ayarlamıştı ve gece gelip onu beklemişti ama genç kız cesaret edememiş, ailesinin istediği kişi ile evlenmişti.

 

İstemediği bir evlilik yaptığı için mutsuzdu. Aşık olduğu genç ise uzaktan da olsa yine onun etrafındaydı, hala kaçabileceklerini söylüyordu. Fakat genç kız o adımı hiç atmadı..

 

Mutluluğu dünyanın bir yanından getirttiği kıyafetlerde, gösterişli balolarda arıyordu,

davetler verip, güzel kıyafetlerini sergiliyordu.

Zaten ondan beklenen de oydu.. Güzel, kibar, asil ve gösterişli olması dışında yapması gereken bir şey yoktu.

 

Ancak bu yapay mutluluklar sonrasında yeniden mutsuzluğa düşüyordu.

Zaman geçmiş artık 40’lı yaşlarına gelmişti. Birgün eşiyle konuşup mutsuz olduğunu söylediğinde eşi ona “sana kıyafetler, mücevherler, araziler.. her şeyi verdim senin mutsuz olabileceğin bir şey yok” diye cevap verince yılların birikimiyle cinnet geçirip tüm eşyalarını, kıyafetlerini salona yığarak yakmıştı. O gün o cinnet hali ile aklını da yitirmeye başlamış, eşyaları ateşe verince “delirdi bu” denilmeye başlamıştı.

Sonrasında aklını günden güne iyice kaybediyordu. 70li yaşlarda ölüp bedenden ayrılırken böyle bir hayatı yaşadığı için çok şaşkındı.

 

Ruhsal Rehber;

Ruhsal boyuta geçtiğinde onu ruhsal rehberi karşıladı.

 

“Kendine neden bunları yaptın?” diye sordu rehberi ona.

“Niye tüm bunlara izin verdin? Bunu senin anlaman için soruyorum” diye de ekledi.

 

O ise anlamaya çalışmak yerine tüm bir hayatı annesini, babasını, eşini, hayatı, hayat planını suçlayarak geçirmişti.

 

Rehberi ile o hayatı gözden geçirirken asıl planı hatırlamaya başladı ve rehberi ona “ Bir ömrü nasıl heba ettiğini anladın mı?” dedi.

 

Aslında o hayatta tek bir sınavı vardı.

Sevgiyi mi seçecekti?

Yoksa plana kızıp, yaşadıklarına isyan mı edecekti?

 

Büyük öğretisi sevgi dersinden gelmişti. Sevgi için adım atması gerekiyordu.

 

Asıl hayat planı; anne ve babası onu sevmediği biri ile evlendirmek isterken cesaret göstererek sevgiyi seçmesi ve sevdiği adamla gitmesiydi.

 

Fakat sevgiyi seçmek ona zor gelmişti. Anne babasının istediği, yüksek ünvanlı adamla evlenmek kolay yoldu. Kolayı seçtiğini aslında planı kendi bozduğunu anladı.

 

Anne ve babası sadece üstlerine düşen rolü oynamışlardı. “Seni zorladık ama böyle yapmak zorundaydık. Çünkü oyunun kuralını böyle belirlemiştik. Sen farklı olanı yapmalıydın” dediler.

O ise tüm mutsuzluğu için hayatı boyunca onları suçlamıştı. Tüm hayatını onlara kızarak geçirdiği için onlardan özür diledi.

 

Planda aslında sevdiği gençle evlenmek vardı. “Evlendiğin halde yine de kaçıp gelirsin diye seni hep bekledim” dedi. Onu hep uzaktan izlemiş, hep beklemişti.

Onunla konuşurken onun aslında ruh eşi olduğunu hatırladı.

Hem onu hem kendisini hayatın kurbanı değil, kendi cesaretsizliğinin kurbanı olduklarını anladı.

 

Evlendiği eşi ve çocukları da üzgündü. Eşi ona “Beni bir damla bile sevmedin. Senin için ne kadar çok şey yapsam da görmedin. Ben seni sevdim ve bir gün beni sever misin diye çok bekledim ama sen beni sevmediğini o kadar çok gösterdin ki azap içinde yaşadım” dedi.

 

Biri uzakta, biri yakında onu beklemişti..

 

Bu hayat çocuklar için de zordu. Annelerinin deli damgası yemesi tüm sosyal hayatlarını etkilemişti. Ayrıca sürekli mutsuz ve öfkeli olması çocukları da üzüyordu.

 

Plana uymayarak, sevgiyi seçmeyerek sadece kendi hayatını değil, hayatındaki tüm herkesi etkilemişti.

 

Ruhsal rehber;

Yeniden ruhsal rehberi ile bir araya geldi ve rehberi;

 

“Hayatını ve kendini nasıl mahvettiğini anladın mı?

Sevgi için adım atmamak, buna cesaret edememek kaç hayatın etkilenmesine sebep oldu” dedi.

Ve sonra adeta bir manifesto gibi mesajları gelmeye devam etti.

 

“Bu çalışma basit bir hayatı hatırlamak ya da sadece bir kıyafet meselesi değildi.

Bu, insanlara ne yaptığını anlaman ve

Sevgiyi seçmek ve seçmemek arasında ne denli büyük bir fark olduğunu görmen içindi.

Sen bağımlılık için geldin ancak asıl SIR; Kalbini sevgiye açmak” dedi.

 

“Kalbini sevgiye açıp, kendini sevgiyle doyurduğunda bağımlılığın da kalmaz.

Mutlu olmak, keyif almak için elin bir şeye gittiğinde ‘kendimi sevdiğim zaman gerçekten buna ihtiyacım olur muydu?’ diye sor.

 

Daha iyi kıyafetler almaya çalışıp, daha güzel giyinerek, daha güzel görünerek aslında kendini sevmeye çalışıyorsun.

 

Kıyafetlerini değil yaptıklarını çoğalt; yaptıklarını gördüğün zaman ruhun doyacak.

 

Hem kendin hem başkaları için iyi şeyler yapabilirsin. Başkalarına iyi şeyler yaptığın zaman da kendini sevebilirsin.

Çünkü o zaman kendinden razı olursun.

Kendinden razı olacağın davranışlar yapmaya gayret göster.

Yeni yolculuk kitabının adı: Kendinden razı olmak.

 

Bu çalışma ile çok şey anladın. Odaklanman gereken ruhun.

Bedeninde odaklanman gereken ise hücresel sağlığın.

Elbette giydiğin kıyafetin güzel olsun ve seni iyi hissettirsin ancak sürekli kıyafet almak kendini sevmek demek değil. Bu senin ruhunu beslemiyor.

Bunun için zamanını, paranı, gücünü sarf etmene gerek yok.

Bu boşa bir çaba.

Seni besleyecek asıl şey sevgi.

Bunları anlamak senin önünü açacak.

 

Kendinle barış içinde yaşa

Söylediklerimizi unutma

Kalbini sevgiye aç.. “


Sonuç;

Danışanım şimdiki hayatında da sevgi konusu üzerinde sıklıkla çalışıyordu. O geçmiş hayatında sevgi ve mutluluğu kıyafetlerde ararken şimdiki hayatında da derinlerdeki sevgi eksikliğini kıyafetlerle doldurmaya çalıştığını anladı.

Asıl odaklanması gereken tek yer kalbiydi. Kalbiyle yaptıklarına odaklandığında, kendi ve başkaları için iyi şeyler yaptığında sevgiyi çok daha rahat hissedecekti.

Tüm bu anlayışlar ve farkındalıklar doğrultusunda keşfettiğimiz hikayeyi Radianced Regresyon teknikleri ile uçtan uca çözümleyerek çalışmamızı tamamladık.

Danışanıma bu hikayeyi bütünün katkısına olma niyeti ile paylaşmama izin verdiği için tekrar teşekkür ederim. Hepimize şifa olsun.


Sevgiyle,

Tuğçe

 

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page